Bir Tekneden Fazlası
[SlideDeck2 id=8906 ress="1" iframe="1"]
Hollandalı Amels Holland tersanesinin sahiplerine teslim ettiği Plvs Vltra, adeta denizde yüzen bir saray.
Bir Rönesans efsanesine göre antik Herkül Sütunları’na işlenen Latince “ne plus ultra” yani “daha ötesi yok”un anlamı “bilinen dünyayı bilinmeyenden ayırır”dır. Bu sözler hem denizciler için bir uyarı hem de kayalıkları aşmayı arzulayacak kadar cesur ve kararlı olanlar için bir meydan okumadır aslında. Bu deyişten ilham alan Hollandalı tersane Amels Holland, tam 75 metre uzunluğundaki bu rüya yatı tasarladı: Plvs Vltra.
Teknenin sahipleri, denize yelken açtıkları andan itibaren uzun günler konaklayabilecekleri “bir konut” talebiyle tersaneye başvurduğunda Plvs Vltra’nın da fitili ateşlenmiş oldu. İç dekorasyonunda Londralı tasarım şirketi Winch Design’in dokunuşları bulunan yat, bir tatil teknesinin çok daha ötesine geçip her zaman kullanıma müsait bir rezidans olarak şekillendi.
Bol ışıklı iç mekanların yanı sıra tasarım ekibi, içeride modern bir ev konsepti oluşturmak için kolları sıvadığında ferah, adeta güneşi sarmalayan mavi ve sarı renklerden ilham aldı. Hedeflenen sıcak bir ev ortamı olduğundan yatın dekorasyonunda sabit mobilyalar ve klasik yatlarda görmeye alışkın olduğumuz objelerden özellikle kaçınılmış. Ekip, içeride yer verdiği mobilyaları Fransız ya da İtalyan markalardan temin etmiş. Bir bölümü de kendi içlerinde Rubelli, Pozzoli, Armani/Casa ve Versace kumaşları kullanılarak özel olarak tasarlanmış. Yatın odalarında (yani kamaralarında) kullanılan hareli akçaağaç kaplamalara da ağartma ve renklendirme teknikleri uygulanmış.
Viktorya dönemi yatlarını incelediğinizde serbest asılan avizelerle donatıldıklarını görürsünüz. Ve hepsinin ortak özelliği, zaman zaman tınlamaları ve ses çıkarmalarıdır. Ama Plvs Vltra’da bu soruna rastlanmıyor. Bunun önüne geçebilmek için ana salonda ve yemek salonunda bulunan aydınlatmaların kristal damlacıklarına minik metal iğneler takılmış.
12 misafir ve aile üyelerinin yanı sıra 19 kişilik mürettebatın rahatça kalabileceği yatın bir diğer özelliği, alt güvertenin arka kısmı yerine teknenin ortasında konuşlanan plaj kulübü. Burası yaklaşık 75 metrekarelik açılır-kapanır platform, bir duş ve yüzdükten sonra yata çıkılmasını sağlayan merdivenle donatılmış. Bu bölümün merkezinde bir girdap havuzu, salon, masaj odası, hamam, bar ve sauna var. Jakuzinin üstünde Valéria Nascimento’nun yaldızlı porselen deniz kabukları asılı. Ana güvertenin yan tarafındaki merdiven, plaj kulübüne iniyor ve çocukların ana güvertenin arka kısmındaki yüzme havuzu ile plaj kulübü arasında koşturarak tüm günlerini dışarıda geçirmelerine imkan veriyor.
Mutfaktaki geleneksel Fransız sandalyeleri, lobinin ihtişamını arttırmak için kullanılan 21 çeşit mermer, salondaki kadife dokumalar, akçaağaç kaplı duvar kağıtları, lounge alanındaki Hilton McConnico imzalı ve sınırlı üretilen Parallèle piyano; bu muhteşem yatın öne çıkan detayları arasında. Seyir halindeyken 16,5 knot hıza ulaşan bu özel yat, sipariş üzerine kişiselleştirilerek yeniden üretilebilecek.
5.12.2017 00:00:00
Next article
The only thing that overcomes hard luck is hard work
Yorumlar