ÖLÜLER GÜNÜ
[SlideDeck2 id=8669 ress="1" iframe="1"]
ÖLÜLER GÜNÜ
İsminden de anlaşıldığı üzere belki de dünyanın en ilginç festivali; Ölüler Günü Festivali. Aynı adı taşıyan eyaletin de başkenti olan Oaxaca’da gerçekleşen festival, her sene 31 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında kutlanıyor. Böyle bir güne kutlama ifadesini kullanmak ironik olsa da yapılan hazırlıklar ve ritüeller kelimenin hakkını vermekte.
Ölüler Günü Festivali sadece Latin Amerika’da değil her sene dünyanın birçok yerinde kutlanmakta. Fakat en şaşalı ve renkli kutlamalar Meksika’da. Ortaya çıkışının da 14-15. yüzyılda Meksika’da yaşayan Azteklere dayandığı söyleniyor. Aztek mitolojisinde Mictlan adındaki yer altı dünyasının “Mictlantecuhtli” tarafından yönetildiğine inanılıyor. Ölülerin ruhunu koruyup onlara bekçilik yapan tanrıça Mictlantecuhtli’ye ziyaret ve teşekkürleri sunmakla başlayan bu gelenek, yıllar içerisinde değişip gelişerek bugün dünya çapında kutlanan bir festivale dönüşmüş. Aynı zamanda 31 Ekim gecesi, ölenlerin dünyaya geri gelip evlerini ziyaret ettikleri inanışı da hakim. Bu sebeple o günlerde ölenin sevdiği yemekler, kıyafetler ve çiçeklerle özel hazırlıklar yapılıp evinin önünde sergileniyor. Sofralar kuruluyor, gelenlere ikram edilip kutlamalar yapılıyor. Bütün sokaklar, dükkanlar çiçek sellerinden ve yiyecek, içecek ikramından geçilmiyor. Muhteşem kıyafetlerle sokakları dolduran halk, Ölüler Günü’nü çeşitli şov ve eğlencelerle renkli bir karnaval havasına büründürüyor. Özellikle geçit töreni ve sokak şovları, yerel halkı olduğu kadar sadece bugünü yaşamak için bölgeye gelen turistleri de kendisine hayran bırakıyor.
Yüzyıllardır süregelen ritüellere, 19. yüzyılın sonunda doğan Meksikalı sanatçı José Guadalupe Posada'nın yorumu olan La Calavera de la Catrina ismindeki çizimler de eklenince iş daha eğlenceli bir hal almaya başlamış. Ölüler Günü ile özdeşleşen birbirinden renkli, desenli yüz boyamaları festivalin olmazsa olmazı haline gelmiş. Festival süresince sokaklarda işin ehli ‘ressamlar’, ellerinde malzemeleriyle sanatlarını konuşturmak için bekliyor. Birbirinden orjinal bazen de ürkünç ifadelere bürünen hem canlı hem cansız bu ‘kuru kafalar’, tüm dünyada Ölüler Günü’nün simgesi olmuş durumda.
Halkın festivale bakış açısı eğlenceden ibaret değil. Yılın bu dönemi gece gündüz açık olan mezarlıkları dolduran halk, her yeri çiçeklerle donatıyor. Sevdiklerini tekrar hayatın içindeymiş gibi hissetmek için başlarında vakit geçirip yemekler yiyen halk, bir yandan da ruhani bir yolculuğa çıkıyor; festival ve kutlama havasından uzak, kültür miraslarını yaşatmanın ve aynı zamanda ölülerini onurlandırmanın huzuru içinde.
30.11.2017 00:00:00
Next article
The only thing that overcomes hard luck is hard work
Yorumlar