Couture Fantasy, kalıcı koleksiyon dahilinde sergilenen tasarımlar ve Legion of Honor'daki özel sergi galerileriyle ziyaretçileri Guo Pei'nin kreatif evrenine doğru bir yolculuğa davet ederek müzeyi bir moda sarayına dönüştürüyor.
Tasarımcı Guo Pei; seçkin işçilik, cömert nakışlar, sıra dışı terzilik teknikleri ve Çin'in imparatorluk geçmişinin etkilerini Avrupa saray yaşamının ihtişamı, mimarisi ve botanik dünyası ile birleştirerek fantastik bir tasarım öyküsü yazıyor. San Francisco Güzel Sanatlar Müzeleri, Guo Pei'nin olağanüstü tasarımlarını ve çığır açan çalışmalarının ilk kapsamlı sergisi olan Guo Pei: Couture Fantasy’i sunuyor. Sergi, son yirmi yılda tasarımcının Pekin ve Paris podyumlarında sergilenen en önemli moda koleksiyonlarını ve aralarında daha önce hiç görücüye çıkmamış tasarımların bulunduğu 80'den fazla parçayı içeriyor.
Çin, yirmi birinci yüzyılın başlarında moda dünyasında yenilikçi bir lider olarak karşımıza çıkıyor. Sergi, bu bağlamda Çin'in ilk moda tasarımcısı olarak kabul edilen Guo Pei'nin kariyerini farklı temalar ile incelemeye alıyor.
Açılış galerisi olan Rosekrans Court, Çin modası ile tiyatro ve kostüm tasarımı arasındaki etkileşimin keşfi için dramatik bir fon sağlıyor. Podyumda gösterilen Çocukluk Rüyasında İnanılmaz Yolculuk (2008), Guo ikinci çocuğuna hamileyken hazırlanmış. Tasarımcı bu koleksiyon için kızının oyuncak bebeklerinin canlı olduğunu hayal ediyor ve ortaya çıkan eğlenceli tasarımlar, Guo'nun sanatsal vizyonunu tanımlayan bir dizi etkiyi gözler önüne seriyor. Origami benzeri kıvrımlardan yapılan sıkı pilili elbiseler, Guo'nun kendi çocukluğuna ve Kültür Devrimi sırasında yaptığı ve oynadığı oyuncaklara atıfta bulunuyor. Pastel renk paleti, on sekizinci yüzyıl Fransız çizimlerinden esinlenirken kabartmalı metalik iplikle işlenmiş ayırıcılar, İspanyol boğa güreşçilerinin giydiği matador kostümlerinden ilham alıyor.
Guo Pei'nin tasarımlarında sıklıkla görülen ve geleneksel kadınlık kavramlarıyla ilişkilendirilen çiçek motifleri, Çin dekoratif sanatlarında ve Çin tekstilinde uzun bir geçmişe sahip. Galerilerden bir tanesi, iki farklı koleksiyon aracılığıyla botanik dünyasına odaklanıyor: Garden of Soul (2015) ve Elysium (2018). Guo Pei, Garden of Soul için ilham kaynağı olarak “Çiçek içinde bir krallık taşır; yaprak ise bilgelik” Çin atasözünü işaret ediyor. “Doğanın gücünü her zaman büyüleyici buluyorum, özellikle çiçekler açarken” diye açıklıyor ve insan ruhu ve bahçelerin ortak ihtiyaçları olan beslenme güdüsü arasında karşılaştırmalar yapıyor.
Diğer galeriler Guo Pei'nin mimari unsurları keşfini, en son koleksiyonu olan Himalaya’yı ve sergi finali olarak da fantastik Alternate Universe koleksiyonunu sunuyor. Ahiret ve reenkarnasyon fikirlerinden ilham alan Guo Pei, “Ölüm kaçınılmaz olduğu için onu bir rüya; her şeyin orijinal saflığına ve güzelliğine döndüğü bu dünyaya paralel, alternatif bir evren olarak hayal etmeyi tercih ediyorum. Ölüm benim için gizemli bir yolculuğun başlangıcı.” diyor. Sanatçının kendine özgü üç boyutlu nakış teknikleri; Ezop Masallarındaki maymunlardan Havva'yı yasak meyveyi çalmaya iten yılana kadar pek çok farklı hayvan ve böcek motiflerini tasarımlar üzerine taşıyor.
“Bir tasarımcı ve sanatçı olarak, kreatif vizyonumu geniş bir kitleyle paylaşmak benim için büyük bir onur ve ayrıcalık. Bu nedenle Legion of Honor Müzesi'nin çalışmalarımın bir retrospektifini sunmasından onur ve gurur duyuyorum. Bunu sergi ile müzenin hayatımın tutkusu hakkında daha fazla farkındalık ve anlayış getirmesini, Çin kültürünü ve geleneklerini aktarmasını ve çağdaş Çin'in yeni yüzünü göstermesini umuyorum" diyor Guo Pei.
Yorumlar